1950’lerin İkonik Skyray Savaş Uçağının İnanılmaz Yetenekleri

Hız ve manevra kabiliyeti, hava muharebesinde hayati önem taşıyan avantajlardır ve Me 262’nin Müttefik uçaklarıyla sınırlı karşılaşmalarında tam olarak nasıl mükemmelleştiğini kanıtladı. Bunun anahtarı, geliştirme sırasında Alman mühendisler tarafından yapılan bir keşifti: delta kanatları, jet güdümlü uçuşun gerilimlerine dayanmak için en uygun olanlardı. 1948’de Douglas, bu tasarım konseptini uygulayacak olan F4D-1 üzerinde çalışmaya başladı. Takma […]

1950’lerin İkonik Skyray Savaş Uçağının İnanılmaz Yetenekleri

Hız ve manevra kabiliyeti, hava muharebesinde hayati önem taşıyan avantajlardır ve Me 262’nin Müttefik uçaklarıyla sınırlı karşılaşmalarında tam olarak nasıl mükemmelleştiğini kanıtladı. Bunun anahtarı, geliştirme sırasında Alman mühendisler tarafından yapılan bir keşifti: delta kanatları, jet güdümlü uçuşun gerilimlerine dayanmak için en uygun olanlardı.

1948’de Douglas, bu tasarım konseptini uygulayacak olan F4D-1 üzerinde çalışmaya başladı. Takma adını kanatlarının karakteristik ışın benzeri şeklinden almıştır ve önünde çok büyük bir görev vardır. Enzo Angelucci ve Peter Bowers’ın “The American Fighter”da yazdığı gibi (üzerinden İnternet Arşivi), ABD Donanması’nın gereksinimi, “alarm ziline bastıktan sonraki beş dakika içinde bir düşman uçağını 50.000 fitte (15.240 metre) vurabilen, kısa menzilli, uçak gemisi tabanlı bir delta kanatlı önleme avcı uçağı” idi.

Uçakta kullanılması amaçlanan motor Westinghouse XJ40-WE-8 de teknoloji geliştirme aşamasındaydı, bu nedenle prototip modeller tam potansiyellerinde performans gösteremedi. Bununla birlikte, tamamlandığında, Skyray müthiş olduğunu kanıtladı. Bitmiş model, bunun yerine Pratt & Whitney J57-P-8 ile donatıldı. İlk plan bu olmasa da, Skyray’in muhteşem performansı için bu çok önemliydi. 1958 yılının Mayıs ayının sonlarında Binbaşı N. Le Faivre, 15.000 metreye (49.221 fit) tırmanmak için sadece 2 dakika 36 saniye sürdü ve birkaç dünya hız rekoru kırdı.

Teknory